Merkez Bankası Döviz Kuru | |||
ALIŞ | SATIŞ | ||
USD | 38,3695 | 38,4386 | |
EURO | 43,4960 | 43,5744 |
Yedi tepe üzerine kurulu İstanbul yüzyıllar boyunca dünyanın en önemli ve büyüleyici şehirlerinden biri olmuştur.
Hem Bizans, hem Osmanlı, hem de günümüz Türkiye'sinin cazibe merkezi olan İstanbul yalnızca tarihi ve kültürel zenginlikleriyle değil, sunduğu ekonomik fırsatlarla da her zaman insanların hayallerini süslemiştir.
Büyük kentlere göçün başladığı 1950’li yıllarda "İstanbul’un taşı toprağı altın." diye söylenen bir söz vardı. Bu söz, yaşam şartlarının, iş ve aş bulmanın güçleştiği kırsal kesimden göç edenlere İstanbul’un sunduğu imkânları anlatıyordu.
Günümüzde bu söz, bu kadim şehrin bitmeyen cazibesini ve insanlardaki umut duygusunu hâlâ sürdürmektedir. Bu gün İstanbul, fırsatlarla dolu olduğu kadar, aynı zamanda zorluklarla da dolu bir şehir haline gelmiştir.
İstanbul ticaret, sanayi, finans, eğitim, kültür ve iş imkânları gibi büyük fırsatları sunmaya bugünde devam etmektedir. Ancak bu fırsatları yakalamak için artık çok daha fazla emek, sabır ve mücadele etmek gerekmektedir.
Bugün ülkemiz genelinde olduğu gibi özellikle İstanbul gibi mega bir kentte yaşam maliyetleri, özellikle konut maliyetleri inanılmaz derecede artış göstermiş, bu durum kiralık ve satılık konutlarda adeta erişilemez bir duruma sebebiyet vermiştir.
Nüfus ve yapılaşma yoğunluğu göz önüne alındığında, yaklaştığı söylenen olası büyük İstanbul depreminin bu kadim şehre ve ülke ekonomisine çok büyük zararlar verme ihtimali yadsınamayacak bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesinin İstanbul'da olası deprem kayıpları tahmin çalışmasına göre, kentte 7'den büyük bir deprem olması durumunda 50 bine yakın binanın yıkılmasına, bir o kadarda binanın ağır ya da çok ağır hasar alacağını, 150 bine yakın binanın ise orta hasarlı olacağı ve 25 binden fazla insanın hayatını kaybedebileceği tahmin edilmektedir.
Hal böyleyken, İstanbul’daki binaların büyük bir kısmının 2000 yılı öncesinde inşa edildiği ve üstelikte bunların önemli bir kısmının 1980 öncesine dayandığı dikkate alındığında mevcut yapıların güncel deprem yönetmeliklerine uyumlu olmadığı aşikar bir gerçektir.
Bu nedenle tüm hazırlıklarla birlikte mutlaka bu yapıların kentsel dönüşüm projeleri ile yenilenmesi ve taşıdıkları risklerin ivedilikle giderilmesi elzem bir husustur.
Tarihi mirasıyla, ata yadigarı olan ülkemizin göz bebeği ve ekonominin kalbi olan mega kentimiz İstanbul ile ilgili depreme karşı önlemlerde çok geç kaldık. Deprem uzmanları beklenen büyük İstanbul depreminin yaklaştığına işaret ediyor.
Sonuç olarak "deprem öldürmez,ihmal öldürür" gerçeğinden hareketle İstanbul'un yapı stoğunun süratle gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi ve kentsel dönüşüme hız verilmesi gerekmektedir.
Depremler hayatımızın ve tabiatın kaçınılmaz bir gerçeğidir.
Deprem öldürmez, malzemeden çalmak öldürür, kötü malzeme öldürür, kötü işçilik öldürür, yanlış tasarım öldürür, imar affı öldürür, rant için olmaz yere izin vermek öldürür, denetimsizlik öldürür.
Bunların hepsinden daha da acı olanı insanların yoksulluk ve sefalet sebebiyle başlarını sokacak bir evimiz olsun diye inşa ederek mecburiyetten oturmak zorunda kalınan gecekondulaşma öldürür.
Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin ve bütün afetlerden cümlemizi korusun.
Yaşar Durmaz
Kocaeli Emlak Müşavirleri Derneği Başkanı